21 Mart 2012 Çarşamba

BİR GUGUKLU SAATİN AZİZLİĞİ


1 yorum:

  1. SAYFA !
    BİR GUGUKLU SAATİN AZİZLİĞİ

    Dışarıda yağmur, çamur, soğuk, ziyfos ve karanlık vardı. Berbad bir kış akşamıydı. Halbuki içeride salonlar ılık, temiz, aydınlık ve pür-neş’e idi. Çay veriliyordu. Ben de bu âleme dâhildim.
    Fakat nedense melûl, mahzûn bir günümdü. Nezâketle hâzirûnu selamlamış, birkaç nâzikâne cümle sarf etmiş ve usulcacık bir köşeye yollanub orada, ayakta bir süslü masaya dayanub tahayyüle dalmışım. Ah hiç şüphe yok ki, şu salonda her şey ve herkes, ilk nazarda pek hoş pek câzibedar, pek kaygusuz pek âsude görünüyordu. Sanki hepimiz bütün işlerimizi yoluna koymuş îrâdımızı masrafımıza uydurmuş, kendimizin ve çocuklarımızın istikbâlini temin etmiş, hayatımızı taht-ı emniyete almış, şimdi buraya havâi sohbetler yapmaya, eğlenmeye gelmişdik. Ev sahipleri, dudaklarında mes’ûd tebessümler ortada dolaşıyorlar, misafirler gözleri neşeli latifeler yapıyorlar, modadan bahsediliyor. Avrupa’dan dem vuruluyor, yazın yapılacak eğlencelerle bahara çıkılacak seyahatlerin projelerinden konuşuluyor. Hülâsa müreffeh mes’ûd, tâli’li adamlar gibi bu zümre en latîf hasbihâllerle ne tatlı vakit

    YanıtlaSil